

Namazla ilgili Kur’an Ayetleri
1. “Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.”
Ankebût sûresi (29), 45
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ
الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ
أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Âyet-i kerîmenin tamamının anlamı şöyledir: “Sana vahyedilen kitabı oku
ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.”
Âyette hayasızlık ve kötülük diye tercüme edilen “fahşâ” ve “münker”
kelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır. Fuhşiyat, açıktan ve alenî
işlenilen bütün çirkinlikleri, edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları
ifade eden bir kelimedir. Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği
bütün uygunsuz davranışları ve günahları ifade için kullanılır.
Öncelikle namaz içinde böyle şeyler yapılmaz, onun gerektirdiği bütün
edeplere uyularak namaz kılınır. Gerçekten şuurla ve hakikatına
erilerek, farkında olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz,
namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten, uygunsuz davranıştan,
edep dışı hareketlerden alıkoyar. Onun için Resûl-i Ekrem Efendimiz:
“Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten
alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah’tan daha fazla uzaklaşmasını
sağlar” buyurmuştur (Münâvî, Feyzü’l-kadîr, VI, 221). Kur’an’ın namazla
ilgili birçok âyeti vardır. Nevevî’nin konuyla ilgili olarak sadece bu
âyetle yetinmesinin sebebi, onun kapsayıcılığından olsa gerektir.
2. “Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz.”
Bakara sûresi (2), 238
حَافِظُواْ عَلَى الصَّلَوَاتِ والصَّلاَةِ الْوُسْطَى وَقُومُواْ لِلّهِ قَانِتِينَ
Beş vakit namazı eksiksiz kılmak ve bunu ara vermeksizin yapmak gerekir.
Çünkü âyetteki muhafaza kelimesi namazların eksiksiz, en mükemmel
şekilde ve vaktinde kılınması gibi özellikleri kapsamına alır. Ayrıca
bütün rükünlerini ve şartlarını da yerine getirerek namaz kılmamız icap
eder. Zira âyetin devamındaki “Allah için boyun eğerek kalkın namaza
durun” emri bunu gerektirir. Burada geçen kunut tabiri, taati, huşûu,
boyun eğmeyi ve ayakta durmayı ifade eder ki, dilimizde buna divan
durmak denir. Peygamberimiz: “Namazın en faziletlisi kunutu uzun
olandır” buyurmuştur (Müslim, Müsâfirîn 164-165).
Orta namaz dediğimiz salât-ı vustânın hangi vaktin namazı olduğu
hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de, genel kabul gören ikindi
namazı olduğudur. Sahâbeden Hz.Ali, İbni Mes’ûd, Ebû Eyyûb, İbni Ömer,
Semüre İbni Cündeb, Ebû Hüreyre, İbni Abbas, Ebû Saîd el-Hudrî, Hz.Âişe
ve daha birçokları salât-ı vustânın ikindi namazı olduğu görüşündedir.
Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, bir görüşünde İmam Şâfiî ve Ahmed İbni Hanbel de
aynı kanaattedirler. Hz.Ömer, Ebû Mûsa ve Muâz’ın da aralarında
bulunduğu bazı sahâbîler ise sabah namazı olduğunu söylemişlerdir. Bazı
sahâbîlerin öğle namazı, bazılarının akşam, bazılarının da yatsı namazı
dedikleri nakledilir. Hatta bu görüşler cuma namazından bayram namazına
kadar uzanan bir çerçeveye oturtulmaya çalışılır. Bunların her biri
üzerinde duracak değiliz. Fakat Peygamber Efendimiz’in: “Orta namaz
ikindi namazıdır” hadisi (Tirmizî, Salât 19) ve Ahzab harbi gününde:
“Bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular. Allah onların
evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun” (Müslim, Mesâcid 205)
buyurması,”ikindi namazıdır” diyenlerin delilini teşkil etmektedir. Ayrı
namazlar olduğunun ifade edilmesi de, bütün namazların korunması ve
hiçbirinin ihmal edilmemesi gerektiğini ortaya koyar. Nitekim âyetin
başında bütün namazları muhafaza ediniz emrinin yer alması bunun en
kesin delilidir.
3. “Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın.”
Tevbe sûresi (9), 5
فَإِذَا انسَلَخَ الأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُواْ الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ
وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُواْ لَهُمْ كُلَّ
مَرْصَدٍ فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ
فَخَلُّواْ سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Bu ayetin tamamının anlamı şöyledir: “Haram ayları çıkınca Allah’a ortak
koşanları nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, hapsedin ve her
gözetleme yerinde oturup onları bekleyin. Eğer tövbe ederler, namazı
kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah
bağışlayan, esirgeyendir.”
İnsanın mü’min olmasının en önemli göstergelerinden biri namazdır. Namaz
kılan insana âyette geçen muamelelerin hiçbiri yapılmaz. Bu âyetin
hükmü müşrik Arapları kapsamaktadır. Onlar iman edip namaz kılmayı ve
zekât vermeyi kabul edince, daha önce yapmış oldukları şeyler, küfür ve
haksızlıklar bağışlanır. Çünkü İslam insanın geçmişini örter, kişi âdeta
hayata yeni başlamış ve dünyaya yeni gelmiş gibi muamele görür.
4. “Cuma namazı kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.”
Cum’a sûresi (62), 10
فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن
فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Cuma namazından önce ve sonra kılınacak sünnet namazlar hakkında 101
numaralı hadiste bilgi verilmiştir. Bu âyet-i kerîmenin bulunduğu Cuma
sûresinin dokuzuncu âyetinde cuma ezanı okununca, işi gücü bırakıp
Allah’ı anmak üzere cuma namazı kılınması gerektiği belirtilmekte,
açıklamakta olduğumuz yukarıdaki onuncu âyette de cuma namazını
kıldıktan sonra herkesin tamamen serbest olduğu, dilediği şekilde
hareket edebileceği ifade edilmektedir. Diğer bir söyleyişle, cuma
namazını kılan kimsenin bu görevini yerine getirmiş olduğu, şayet
ticaretinin başına dönmek istiyorsa dönebileceği, ilim öğrenmek
istiyorsa tekrar kitaplarının başına oturabileceği, ibadet etmek
istiyorsa dilediği şekilde ibadet edebileceği, hatta dinlenmek istiyorsa
dinlenebileceği ortaya konmaktadır. Âyet-i kerîmedeki “yeryüzüne
dağılın” ifadesi kesin bir emir değildir. Artık herkesin dilediğini
yapmakta serbest olduğu yönünde bir açıklamadır.
Âyet-i kerîmenin devamındaki “Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa
eresiniz” buyruğu, cuma namazı kılanlara bir hatırlatma ve uyarı
mâhiyetindedir. Yüce Rabbimiz bu kısa ve özlü tavsiyesi ile bize şöyle
demektedir:
Siz cuma namazını kılmakla bir görevi yerine getirdiniz, artık dağılıp
gidebilirsiniz; ama kendinizi büsbütün dünyaya kaptırmayın. Kalbinizi
devamlı surette canlı ve uyanık tutabilmek için işinizin başında veya
evinizde iken yahut bir yere gelip giderken Allah’ın adını anıp
zikrederek, zaman zaman Kur’an okuyarak, nâfile namazlar kılarak,
Allah’ın kullarına ve diğer mahlûkatına iyi davranıp hizmet ederek,
O’nun size esirgemeden verdiği lütufları düşünerek Cenâb-ı Hakk’ı her
fırsatta anıp zikredin. Böyle davranırsanız Allah’ın rızâsını
kazanabilir ve dolayısıyla kurtuluşa erebilirsiniz.
5. “Gecenin bir bölümünde de uyanıp kalk ve sana mahsus olmak üzere,
nâfile namaz kıl; ola ki bu sâyede Rabbin seni övgüye değer bir makama
ulaştırır.”
İsrâ sûresi (17), 79
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا
Âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz’den, gecenin bir kısmında uykudan
kalkması ve namaz kılması istenmektedir. Arapçada geceleyin uykudan
uyanarak namaz kılmaya teheccüt dendiği için bu namaza da teheccüt
namazı adı verilmiştir.
Peygamber Efendimiz bütün gece uyumayıp namaz kılan sahâbîlerini ikaz
etmiş, bunun vücudu yorgun düşüreceğini dikkate alarak bütün gece ibadet
etmeyi doğru bulmamıştır. 152 numaralı hadiste geniş bir şekilde ele
alındığı üzere, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem genç sahâbîsi
Abdullah İbni Amr İbni Âs’ın kendini hırpalarcasına ibadet etmesini
yasaklamıştır.
Âyet-i kerîmeden anlaşıldığına göre teheccüt namazı sadece Peygamber
Efendimiz’in şahsına mahsus bir ibadettir. Bu ibadetin Resûlullah için
fazladan bir fazilet yani mendup ve nâfile olduğunu söyleyen âlimler
vardır. Onları böyle düşünmeye sevk eden, Peygamber aleyhisselâm’ın
geçmişte kalan ve ileride işlenmesi mümkün görülen bütün günahlarının
bağışlanmasıdır. Ümmeti için durum elbette farklıdır. Gece namazı
onların günahlarına kefâret ve bağışlanmalarına sebep olur. Bazı âlimler
ise teheccüt namazı denilen gece namazının Peygamber Efendimiz için beş
vakit namaz üzerine ilâve edilmiş fazladan bir farz olduğunu
söylemişler, bu özel farz ile onun ümmetine olan üstünlüğünün bir kere
daha pekiştirildiğini belirtmişlerdir.
Âyette “Ola ki bu sâyede Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştırır”
diye belirtilen makâm-ı mahmûd, hamd, minnet ve teşekkürlerini sunma
makamı demektir. Bu yüce makam Resûl-i Ekrem Efendimiz’e mahsustur.
Kıyamet gününde her ümmet, diğer bir ifadeyle bütün beşeriyet
Resûlullah’ın şefaatıyla mahşerdeki o korkunç bekleyişten bir an önce
kurtulmak isteyecekler, kurtulur kurtulmaz da ona bu lütuf ve
şefâatinden dolayı şükranlarını sunacaklardır. Makâm-ı mahmûd’un,
makâm-ı şefaat olduğu söylenebilir.
6. “Vücutları yatak yüzü görmez.”
Secde sûresi (32), 16
تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Vücutlarının yatak yüzü görmediği belirtilen kimseler, geceleyin kalkıp
Allah rızâsı için ibadet eden, namaz kılan, dua eden kimselerdir. Bu
âyet-i kerîmenin tamamı şöyledir:
“Korkuyla ve ümitle Rablerine yalvarıp ibadet ettikleri için vücutları
yatak yüzü görmez. Kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda
harcarlar.”
Geceleri kalkıp ibadet eden kimselerin mükâfatı yukarıdaki âyetin devamında (17 numaralı âyette) şöyle belirtilmektedir:
“Yaptıklarına karşılık olarak onlar için kendilerini mutlu edecek ne güzel nimetler hazırlanıp saklandığını bilemezler.”
Âyet-i kerîmede bu mükâfatın büyüklüğünü hiç kimsenin tahmin ve hayal
edemeyeceği belirtilmektedir. Onun ne muazzam ve erişilmez bir mükâfat
olduğunu sadece Cenâb-ı Hak bilir. 1884 numaralı hadiste geleceği üzere
Peygamber Efendimiz Allah Teâlâ’nın has kulları için hazırladığı bu
mükâfatı hiçbir gözün görmediğini, hiçbir kulağın duymadığını, bu büyük
lutfun hiçbir insanın hatır ve hayalinden geçmediğini söylemiştir.
İbadet ve tâatla meşgul oldukları için vücutları yatak yüzü görmeyen bu
bahtiyar insanlardan, aşağıdaki âyette şöyle söz edilmektedir:
7. “Geceleri pek az uyurlar.”
Zâriyât sûresi (51), 17
كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
Âyet-i kerîmenin baş tarafından itibaren cenneti kazanmış muttakî
insanların özellikleri sayılmakta, bu özelliklerden birinin, dünyada
iken geceleri teheccüt namazı kılmak için pek az uyumaları, zamanlarını
Allah’a ibadet ve dua ile geçirmeleri olduğu belirtilmektedir. Bir
sonraki âyette onların bu ibadetlerinin seher vakitlerine kadar devam
ettiğine işaretle “seher vakitlerinde bağışlanma diledikleri”
söylenmektedir.
Hayatın fâni, ömrün kısa, dünyanın gelip geçici olduğu unutulmamalı,
sağlığın ve gençliğin pek çabuk tükenen birer sermâye olduğu göz ardı
edilmemelidir. Geceleri kalkıp ibadet ve dua etmek nefsimize hoş
gelmediğinden, tembelliğimize kılıf bulmak için bin dereden su
getirmekteyiz. Halbuki bize ömür sermayesini lütfeden Allah Teâlâ, başka
âyetlere bakmasak bile, yukarıdaki üç âyette, iyi kullarının
özelliklerinden birinin geceleri ibadet etmek için yatağını terk etmek
olduğunu ifade buyurmaktadır. Rabbim hepimize ibadet zevki nasip eylesin
(âmin).
—oOo—
“Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak),
direği ise namazdır.”
(Tirmizî, Îmân, 8; İbn Hanbel, V, 231)
İslamiyet’in 5 şartından birisi olan namaz hakkında çok sayıda ayet-i kerime ve hadis-i şerif mevcuttur.
Namaz ibadeti aynı zamanda, kul ile Allah’ın (c.c.) arasında olan en
güzel iletişimlerdendir. Namazın İslam dinindeki yeri ve önemi pek çok
ayette vurgulanmış, namazın Müslümanın hayatında her daim var olması
gerektiğinin sık sık altı çizilmiştir.
Allahuteala (c.c.) namaz kılanın mükafatlandırılacağını, namazı terk
edenlerin ise (bilerek ve isteyerek) cezalandırılacağını bildirmiştir.
Kur’an-ı Kerim ve sahih hadisler, namaz ile ilgili apaçık bir şekilde mü’minlere yol göstermektedir.
“Yüce Allah şöyle buyurdu:
‘Senin ümmetine beş vakit namazı farz kıldım ve onları, vaktinde
ve hakkını vererek kılanları cennete koyacağımı kendi katımda
vaad ettim. Namazları düzenli kılmayanlar için ise
katımda böyle bir vaad yoktur.’ “
(Ebû Dâvûd, Salât, 9)
Kur’an-ı Kerim Namaz İçin Neler Söylüyor?
Kur’an’da namaz ile ilgili çok fazla ayet-i kerime vardır. Bunlardan
bazıları direkt olarak namaz ile ilgili deği, namazın da içinde geçtiği
ayetlerdir. Aşağıda direkt olarak namaz ile ilgili ayet-i kerimelerden
bir kısmı vardır.
“Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”
Bakara Suresi, 3. Ayet
“Namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.”
Bakara Suresi, 43. Ayet
“Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.”
Bakara Suresi, 45. Ayet
“Hani İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin,
anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın,
insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin”
diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz
çeviriyorsunuz.”
Bakara Suresi, 83. Ayet
“Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik
işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün
yaptıklarınızı görür.”
Bakara Suresi, 110. Ayet
“Hani Evi (Ka’be’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri
kılmıştık. “İbrahim’in makamını namaz yeri edinin”, İbrahim ve İsmail’e
de, “Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler
için temizleyin” diye ahid verdik.”
Bakara Suresi, 125. Ayet
“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.”
Bakara Suresi, 153. Ayet
“Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve
zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur.
Onlar mahzun da olmayacaklardır. “
Bakara Suresi, 277. Ayet
“Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana; kendisinden
gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayan, efendi, nefsine hakim ve
salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.”
Al-i İmran Suresi, 39. Ayet
“Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak
hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü
namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.”
Nisâ Suresi, 103. Ayet
“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu
çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel
tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az
anarlar.”
Nisâ Suresi, 142. Ayet
“Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene
ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekatı
verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük
bir mükâfat vereceğiz.”
Nisâ Suresi, 162. Ayet
“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere
kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da
ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin.
Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan
(def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur)
da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla
yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi
bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve
üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.”
Maide Suresi, 6. Ayet
“Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir.”
Maide Suresi, 55. Ayet
“Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak;
sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan)
vazgeçtiniz değil mi?”
Maide Suresi, 91. Ayet
“Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten
sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır.”
En’âm Suresi, 72. Ayet
“İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilahi
kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini
(tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman
edenler, ona da inanırlar.Onlar namazlarını vaktinde kılarlar.”
En’âm Suresi, 92. Ayet
“De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.”
En’am Suresi, 162. Ayet
“Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar, şüphesiz Biz salih olanların ecrini kaybetmeyiz.”
Araf Suresi, 170. Ayet
“Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”
Enfal Suresi, 3. Ayet
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı
dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler
imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”
Tevbe Suresi, 18. Ayet
“Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Rasûlünü inkar
etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce
harcamaları engel olmuştur.”
Tevbe Suresi, 54. Ayet
“(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın
vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt
alanlar için bir öğüttür.”
Hûd Suresi, 114. Ayet
“Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı
dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve
açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun
(dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.”
Ra’d Suresi, 22. Ayet
“İman etmiş kullarıma söyle: “Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün
gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.”
İbrahim Suresi, 31. Ayet
“Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur.”
İbrahim Suresi, 40. Ayet
“Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti
(namazda okunan) Kur’an’ı, işte o, şahid olunandır. Gecenin bir kısmında
da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı
kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın. ”
İsra Suresi, 78. – 79. Ayetler
“De ki: “Allah, diye çağırın, ‘Rahman’ diye çağırın, ne ile
çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini çok
yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse.”
İsra Suresi, 110. Ayet
“Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emir) etti.”
Meryem Suresi, 31. Ayet
“Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine
düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba
çarptırılacaklardır.”
Meryem Suresi, 59. Ayet
“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”
Taha Suresi, 14. Ayet
“Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık
istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah’a karşı
gelmekten sakınanlarındır. “
Taha Suresi, 132. Ayet
“Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara
hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar
Bize ibadet edenlerdi.”
Enbiya Suresi, 73. Ayet
“Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma;
evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için
temizle” diye belirlemiştik.”
Hac Suresi, 26. Ayet
“Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet
eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak
verdiklerimizden infak edenlerdir.”
Hac Suresi, 35. Ayet
“Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din
konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde
olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi
“Müslümanlar” olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz
de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı
kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne
güzel mevla ve ne güzel yardımcı.”
Hac Suresi, 78. Ayet
“Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.”
Mü’minûn Suresi, 2. Ayet
“Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler.”
Mü’minûn Suresi, 9. Ayet
“Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Resüle itaat edin ki size merhamet edilsin.”
Nûr Suresi, 56. Ayet
“Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.”
Furkan Suresi, 64. Ayet
“Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.”
Şuarâ Suresi, 217. Ayet
“Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak
inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.”
Neml Suresi, 2. – 3. Ayetler
“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl.
Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak
(olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.”
Ankebût Suresi, 45. Ayet
“Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı
gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini
darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her
bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.”
Rûm Suresi, 31. Ayet
“Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar.”
Lokman Suresi, 4. Ayet
“Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen
Allah’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu
sizin için daha hayırlıdır.”
Cum’a Suresi, 9. Ayet
“(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın
kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor.
Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve
gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut
çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı
(yükünüzü hafifletti.) Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah,
içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan
rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise
Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur’an’dan kolayınıza
geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a güzel bir
borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah
katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz.
Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok
merhamet edendir. ”
Müzzemmil Suresi, 20. Ayet
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.”
A’lâ Suresi, 14. Ayet
“O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.”
Kevser Suresi, 2. Ayet
—oOo—
Kuranda namaz
Güzel Kurani kerimimizde geçen namaz ile ilgili ayetler. Kuranda geçen
namaz ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte.
Kuranda namaz ile alakali tahmini 86 ayet geçiyor
2:3 – Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.
2:43 – Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.
2:45 – Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah’a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
2:83 – Hani bir vakitler İsrailoğulları’ndan şöylece mîsak (kesin bir
söz) almıştık: Allah’dan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik,
yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız,
insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı
vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz,
hâlâ da dönüyorsunuz.
2:110 – Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi
nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz.
Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.
2:125 – Biz ta o zaman bu Beyt’i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir
güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namazgah
edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail’e şöyle ahid verdik: “Beytimi, hem
tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde
edenler için tertemiz tutun!”
2:153 – Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
2:177 – Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik
değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah’a, ahiret gününe,
meleklere, kitabave bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara,
öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya
seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de
andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve
hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık
gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da
bunlardır.
2:238 – Namazlara ve orta namaza devam edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun.
2:239 – Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken
kılın, (korkudan) emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri
size öğrettiği şekilde Allah’ı zikredin (namazlarınızı yine her zamanki
gibi huşû ile kılın).
2:277 – İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı
verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir
korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.
3:39 – Zekeriyya mabedde namaz kılarken melekler ona: “Allah sana,
Allah’dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden
bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler.” diye ünlediler.
4:43 – Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar
namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye
kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, veya yolculukta bulunursanız
veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup,
su da bulamazsanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin.
Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok
affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
4:77 – Kendilerine, “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı
verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen
içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok
korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık
bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?” derler.
Onlara de ki: “Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah’a karşı
gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık
edilmez.”
4:101 – Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük
yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur.
Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
4:102 – Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında
içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da
yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı
arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin
seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını
yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve
eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size
yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı
bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden
bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
4:103 – O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek
otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah’ı zikredin. Korkudan
kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere
belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.
4:142 – Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların
oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman
tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az
anarlar.
4:162 – Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve iman edenler, sana
indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazı
kılan, zekatı veren, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlerdir. İşte
onlara büyük bir mükafat vereceğiz.
5:6 – Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve
dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa
kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta
iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse
yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa
teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla
meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi
temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak
istiyor.
5:12 – Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş
göndermiştik… Allah şöyle demişti: ” Ben, muhakkak sizinle beraberim.
Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman
ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda
güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi
altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan
sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.
5:55 – Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.
5:58 – Namaza çağırdığınız zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar.
Bu onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarından dolayıdır.
5:91 – Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve
sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan
vazgeçtiniz değil mi?
5:106 – Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği
zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden
iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm
(emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit
tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları
alıkorsunuz. Onlar da Allah’a şöyle yemin ederler: “Akraba bile olsa,
yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah’ın şahitliğini
gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz”.
6:4 – Onlara Rab’lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.
6:72 – Bize: “Namazı dosdoğru kılın, Allah’a karşı gelmekten sakının” (diye emredildi), toplanacağınız yer O’nun huzurudur.
6:92 – Bu Kitap (Kur’ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden,
şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman
için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu
Kitab’a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar.
6:162 – De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.
7:170 – Kitaba sarılanlara ve namazı kılmaya devam edenlere gelince, biz o iyilerin ecrini hiçbir zaman yitirmeyiz.
8:3 – Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yoluna harcarlar.
9:5 – Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız
öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe
ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın.
Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
9:11 – Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde
kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.
9:18 – Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan,
namazı kılan, zekatı veren ve Allah’dan başkasından korkmayan kimseler
imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.
9:54 – İnfakların onlardan kabul olunmamasına sebep, gerçekte Allah’a ve
Resulüne inanmamaları, namaza ancak üşene üşene gelmeleri, verdiklerini
de ancak istemeye istemeye vermeleridir.
9:71 – Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve
velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı
kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte
bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.
9:84 – Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına
gidip durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık
olarak can verdiler.
10:87 – Biz Musa ile kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da
birtakım evler hazırlayın ve evlerinizi kıbleye karşı yapın ve namazı
kılın ve müminlere müjde verin.”
11:87 – Dediler ki; “Ey Şu’ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi
veya mallarımızda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı
emrediyor? Oysa ki sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.”
11:114 – Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze
yakın olan saatlerinde) namaz kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri
giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür.
13:22 – Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı
dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça
Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte
bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.
14:31 – (Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: “Namazı dosdoğru
kılsınlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce,
kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar.”
14:37 – “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru
kılmaları için, senin Beyt-i Haram’ının yanında, ekinsiz bir vadiye
yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve
onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
14:40 – “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!
17:78 – Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli
vakitlerde) gereği üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü
sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.
17:79 – Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak
üzere uykudan kalk, Kur’ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir
makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir.
17:110 – (Sen onlara) de ki: İster “Allah” deyin, ister “Rahmân” deyin,
nasıl çağırırsanız çağırın. En güzel isimler O’nundur. Namazında sesini
pek yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç.
19:31 – “Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.”
19:55 – Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
19:59 – Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı
terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının
karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki “Gayya” vadisini
boylayacaklardır.)
20:14 – Şüphesiz ben Allah’ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.
20:132 – (Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona
sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz
rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.
21:73 – Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek
önderler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat
vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.
22:35 – Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına
gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz
rızıktan Allah yolunda harcarlar.
22:41 – Onlar (o müminlerdir) ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar
mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler
ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah’a âittir.
22:78 – Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız
İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce
ve Kur’ân’da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid
olmanız için, size müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat
verin, Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne
güzel yardımcıdır!
23:2 – Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,
23:9 – Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,
24:37 – Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de
alış veriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten
alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden
korkarlar.
24:56 – Hem namazı kılın, zekatı verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz.
24:58 – Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve
cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar,
sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından
sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar
mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne
sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanına
girip çıkabilirsiniz.) İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah
her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
27:3 – Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.
29:45 – Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz
hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük
ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.
30:31 – Başkasından geçerek hep O’na gönül verin ve O’ndan sakının. Namaza devam edin ve müşrilerden olmayın.
31:4 – Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.
31:17 – “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır.
Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir.”
32:16 – Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde
Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayıra
sarfederler.
33:33 – Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde
olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve
Resulü’ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi
tertemiz, pampak yapmak istiyor.
35:18 – Hem günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü
ağır basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey
yüklenilmeyecek, isterse bir yakını olsun. Fakat sen ancak o kimseleri
sakındırısın ki, gaybda Rablerinin korkusunu duyarlar, namazı dürüst
kılarlar. Temizlenen de sırf kendisi için temizlenir. Nihayet dönüş
Allah’adır.
35:29 – Allah’ın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz
rızıktan gizli ve açık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali
olmayan bir ticaret umarlar.
42:38 – Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru
kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir.
Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar.
58:13 – Gizli (özel) bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten
korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu
halde namazı kılın, zekatı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah,
yaptıklarınızdan haberi olandır.
62:9 – Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah’ı
anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha
hayırlıdır.
62:10 – Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan
(nasibinizi) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
70:22 – Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
70:23 – Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.
70:34 – Namazlarına devam ederler.
73:20 – Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve
üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da
böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin
onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur’ân’dan size
ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip
Allah’ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha
başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur’ân’dan kolayınıza
geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a güzel bir
borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz
her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak
bulacaksınız. Allah’tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır,
merhamet edendir.
74:43 – Suçlular der ki: “Biz namaz kılanlardan değildik.”
75:31 – Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
87:15 – Rabbinin adını anıp namaz kılan.
96:10 – Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
98:5 – Halbuki onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı
birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı
vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.
107:4 – Vay haline o namaz kılanların ki,
107:5 – Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
108:2 – Öyleyse Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes.